CycleSeven internet sitesinden Hilary Searle, 1950'lerde
bisikletle dünya turu yapmış olan maceracı Louise Sutherland'ın bisiklet turu hakkında yazdı.
bisikletle dünya turu yapmış olan maceracı Louise Sutherland'ın bisiklet turu hakkında yazdı.
Louise Sutherland, 1949 yılına kadar Londra'da çalışan Yeni Zelandalı bir hemşiredir. Bir kilisenin kermesinden £2.10 ödeyerek bir bisiklet satın alır. Çalıştığı hastanede kendisine minnettar olan hastalarından biri “ardında neşeyle dönen tekerin olsun” diyerek Louise için bir bisiklet römorku yapar. Louise dünya turuna çıkmaya ve yolun bittiği son noktaya kadar gitmeye heveslenir.
Pasaportunu ve £50 pirikmiş parasını yanına alıp yola çıkar. Önce Belçika, ardından Hollanda, Almanya ve İtalya'yı gezer. 1956'da Londra'ya geri döner. Yolculuğuna ait notlarından oluşan bir kitap yayınlar.
“İtalya'daki ilk günümde biraz şüpheye düştüm. Ülkede yalnız gezen genç kadınların başına gelen uğursuzluklarla ilgili çok kez dikkatli olmam söylendi. Kamp yapmaktan vazgeçmeyi hiç istemiyordum ama gece yarısı saldırıya uğrama düşüncesi yüzünden turun tadını çıkarmak zor olacaktı. Elbette hiç kimse saldırmadı.” Louise Yugoslavya'ya yaklaştıkça uyarılar daha da artar: “Gördükleri anda seni vururlar. Onlar komünist, unutma. Eğer tutuklanırsan asla evine geri dönemezsin” ve “O kadar fakirler ki sırf bisiklet lastiklerini çalmak için bile sana saldırırlar.” Aksine nezaketle karşılanır ve Yugoslavya'dan sonra Yunanistan'a geçer. Buradan İsrail'e giden bir feribota biner. |
Feribota ödediği paradan sonra elinde çok az para kalmıştır. Yine de dirençli bir ruha sahip olduğundan bu durumun cesaretini kırmasına izin vermez. Hayfa kentindeki Mission hastanesinde iş bulur ve üç ay çalışır. Buradan Jordan'a pedallar ve burada bir süre dadılık yapar.
Ardından Beyrut'a gelir, altı ay boyunca bir şifahanede (sanatariumda) çalışır.
Bisikletle çölü geçip Bağdat'a ulaşmayı ister ancak vize alamaz. Bunun üzerine bir trenle Basra Körfezi'ne ulaşır, buradan gemiyle Hindistan'a geçecektir.
Ardından Beyrut'a gelir, altı ay boyunca bir şifahanede (sanatariumda) çalışır.
Bisikletle çölü geçip Bağdat'a ulaşmayı ister ancak vize alamaz. Bunun üzerine bir trenle Basra Körfezi'ne ulaşır, buradan gemiyle Hindistan'a geçecektir.
Daha ekonomik olan üçüncü sınıf yolcu biletinden almak ister, reddedilir: “Üçüncü sınıf yolcu biletlerimizi beyazlara satmıyoruz. Hele beyaz bir kadın asla tek başına üçüncü sınıfta yolculuk yapamaz.”
Elbette Hindistan'a gitmemesi konusunda da defalarca uyarılmıştır. Bombay'da insanların sarkıntılıklarından ve davet tekliflerinden boğulacak gibi olur. Kıtlık olan bir bölgede üç günü yiyeceksiz geçirir: “Hiç durmadan pedal çevirmeye devam edersem bu kalabalıktan kurtulup tekrar yeşilliklere, yağmura ve ormanlara ulaşacağımı biliyordum. Ve yalnızca böyle bir yere ulaştığımda rahatlayabilir; tekrar yiyecek bulabilirdim.” |
Malesef aldığı uyarılar gerçeğe dönüşmeye başlar, iki adamın saldırısına uğrar. Ancak bir otobüs yaklaşmaya başladığında adamlar Louise'i bırakıp kaçar. “Saldırıya ilişkin kötü anıların hepsi silik ve bulanık, ama dostça yaşanmış tüm güzel hatıralar zihnimde net ve parlak kalacak.”
“Korkuyu atlattıktan sonra rahattım, bu iki adama olan öfkem dışında kötü bir şey hissetmiyordum. Yani beni öyle bir duruma soktular ki adeta tüm dünya bana sesleniyordu: "Seni uyarmıştık!”
Yine de ufak bir sinek tüm bir ziyafeti mahvedemez.
Yine de ufak bir sinek tüm bir ziyafeti mahvedemez.
Yazan: Hilary Searle
Çeviren: Sertaç Kasaplar (Bas Pedala)
Kaynak: Bisiklet Turunun Temelleri - E-Kitap
www.baspedala.tv/kitap
Fotoğraflar:
http://cycleseven.org/louise-sutherland-around-the-world-before-i-was-born
Çeviren: Sertaç Kasaplar (Bas Pedala)
Kaynak: Bisiklet Turunun Temelleri - E-Kitap
www.baspedala.tv/kitap
Fotoğraflar:
http://cycleseven.org/louise-sutherland-around-the-world-before-i-was-born